Normal
0
21
false
false
false
MicrosoftInternetExplorer4
Bu mu simdi
gazetecilik? En uçuk, en korku verici, en spekülatif iddiaları, dedikoduları,
"sır bilgiler"mis gibi, sadece kendileri biliyormus gibi, dogru ve
güvenilir kaynaklarmıs gibi, kamuoyunun umutlarını yok edecek sekilde vermek
mi?
Üç kurusluk
itibarı olmayan insanların kisisel degerlendirmelerini, "zan"larını
istihbarat bilgileri gibi pazarlamak mı? Bir "istihbarat sirketi"ne
para karsılıgı kanaat satanların cümlelerini Türkiye'nin kaderi gibi sunmak mı?
Bu
kisilerin sirketlerine gönderdikleri mesajları, istihbarat oyunlarını muteber
kabul edip bu ülkenin Basbakanı hakkında kafaları karıstırmak, bu ülkeyi
yönetenler hakkında saibeler olusturmak, kamuoyunda heyecan dalgasına yol
açmak, endiseleri beslemek mi?
Sansasyon
ile bilgilendirme sorumlulugu arasındaki ölçüyü kaçırmak tehlikelidir. Kisisel
analizleri bilgi olarak sunmak tehlikelidir. Dedikoduları bir ülkenin kanaati
olarak aktarmak tehlikelidir.
Kahve
sohbetlerinde kulaktan dolma malumatları Türkiye hakkında derin analizler,
istihbarat bilgileri gibi toplayanlarla bunu çok ciddi bilgilermis gibi servis
edenlerin is tutus tarzları saglıklı degildir.
Türkiye'de
çoktan konusulup tüketilen söylentileri Atlantik ötesinden getirip yeniden
servis etmek sadece habercilikle sınırlı olabilir mi? Yoksa bir resim mi
çiziliyor, bir algı mı olusturuluyor? Kamuoyunun algıları ile oyun mu
oynanıyor? Öyleyse, kamuoyu nereye sürüklenmek isteniyor?
Görünüste
dikkat çekici, herkesin merakını uyandıran bir haber bu. Günlük gazete
sayfalarına bakıldıgında en fazla ilgiyi uyandıracak metinler. Dolayısıyla bir
çok gazete bunu yayınlamak, okuyucularına ulastırmak, ilgi uyandırmak ister.
Ama bütün bunlar önce bir degerlendirmeden geçirilir, tartılır, sonuçları
hesaplanır.
Sorun,
Stratfor'a gönderilen, saibeli "bilgi kaynakları" tarafından derlenen
dedikodulara yüklenen anlamda. Bunların "esaslı" kanaatler hatta
"bilgi" olarak sunulmasında. Bu kanaatler üzerinden Türkiye'nin
tamamına yöneltilen zihinsel operasyonda.. Sokaktaki insanın algılarını
dönüstürerek birilerinin "itibarsızlastırılması"nda... Bu
itibarsızlastırmanın bir tür operasyon görünümü olmasında.
Basbakan'ın
iki yıl ömrü kalmıs! Etrafındaki insanlar Basbakan sonrasının hesaplarını yapıyormus!
Erdogan sonrasında kim öne çıkacakmıs! Kim kimin ayagını kaydırıyormus!
Basbakan
ölür. Parti dagılır, iktidar el degistirir. Ülke parçalanır. Birilerine suikast
yapılır, Ankara'nın göbeginde bombalar patlar, Türkiye'nin bir bölümünde baska
bir devlet kurulur, İran Türkiye'yi isgal eder. Demokrasi askıya alınır, polis
devleti kurulur.
İnanın
bunlardan çok daha uçuk "analizler" içeren binlerce eposta
gönderilmistir benzer kaynaklardan. Yarın onları da bulup, "ABD'nin
Türkiye ile ilgili kararları", kanaatleri gibi pazarlayacak mıyız?
Taksimde bombaların patlatılmasını da içeren Türkiye senaryolarını ne çabuk
unuttuk?
Burada
Taraf gazetesine degil elestiri. Bu tür algı insasının nelere yol açacagını
ölçemeyenlere. Yine de temkinli olalım. Bu, ölçüyü kaçırmak olsun. Kasıtlı
olabilecegini düsünemiyoruz bile. Ancak kasıt varsa, birileri bu ülkede
derinlemesine psikolojik operasyon yapıyor demektir.
Dedikoduları
gerçek diye pazarlayıp kimler itibarsızlastırılmak isteniyor... Bir anlık
düsünelim... O zaman, birkaç bin dolara Türkiye'ye kader biçen medyumlara ve bu
ne oldugu belirsiz tipleri güvenli kaynak olarak Türkiye'ye pazarlayanlara
sorulacak o kadar çok soru var ki...
İbrahim
Karagül
Yeni Safak
/ 07.03.2012